9
Mesihʼin elçisinin hakları
Ben özgür değil miyim? Elçi değil miyim? Rabbimiz İsaʼyı görmedim mi? Siz de Rab yolunda yaptığım çalışmaların ürünü değil misiniz? Başkaları beni elçi saymasa da, en azından siz elçi olduğumu kabul ediyorsunuz! Rabbe bağlı olmanız, gerçekten elçi olduğumu gösteren mühürdür.
Beni sorgulamaya kalkan kişilere karşı kendimi şöyle haklı çıkarıyorum: Yiyecek ve içecek almaya hakkımız yok mu? İmanlı bir kadınla evlenip onu yanımızda bulundurmaya hakkımız yok mu? Öbür elçiler, Rab İsaʼnın kardeşleri ve Petrus* öyle yapmıyorlar mı? Yoksa yalnız ben ve Barnaba mı ihtiyaçlarımızı karşılamak için çalışmak zorundayız? Kendi masraflarını ödeyip askerlik yapan kimse var mı? Üzüm bağı dikip onun yemişlerinden yemeyen var mı? Ya da, sürünün sütünden içmeyen çoban olur mu?
Bu söylediklerim sadece insan düşüncesi mi? Tevrat da aynı şeyi söylemiyor mu? Çünkü Musaʼya verilen Tevratʼta şöyle yazılmıştır: “Harman döven öküzün ağzını bağlamayın.” Bunu derken Allah öküzlerle mi ilgileniyor? 10 Yoksa bunu hepimiz için mi söylüyor? Evet, bunlar bizim için yazılmıştır. Çünkü tarla süren kişi, umutla sürmeli. Ekinleri döven kişi de, ekinlerden pay alacağı umuduyla çalışmalı. 11 Biz aranıza ruhsal tohumlar ektik. Öyleyse sizden maddi şeyler biçmemiz çok mu? 12 Başkalarının sizde hakkı varsa, bizim daha çok hakkımız yok mu? Ama biz bu hakkı kullanmadık. Tam tersine, Mesih Müjdesiʼnin yayılmasına engel olmayalım diye, her şeye katlanıyoruz.
13 Bilmez misiniz ki, tapınakta çalışanlar tapınağa getirilen yiyeceklerle beslenir? Kurban yerinde hizmet edenler de kurbanlardan pay alır. 14 Tıpkı bunun gibi, Rab Müjdeʼyi yayanlar geçimlerini Müjdeʼyi yaymaktan karşılasınlar diye emretti.
15 Ama ben bu haklardan hiçbirini kullanmadım. Bu hakları elde etmek için yazmıyorum. Bunu yapmaktansa ölsem daha iyi. Kimse bununla övünme hakkımı elimden alamaz! 16 Çünkü Müjdeʼyi yayıyorum diye övünmeye hakkım yok. Ben bu işi yapmaya mecburum. Vay başıma, eğer Müjdeʼyi yaymazsam! 17 Bu işi gönüllü olarak yaparsam, ödül bekleyebilirim. Ama eğer bunu mecbur olduğum için yaparsam, demek ki bu bana bir görev olarak emanet edilmiştir. 18 Madem öyle, ödülüm ne? Ödülüm, Mesihʼin Müjdesiʼni karşılıksız vaaz etmek ve böylece Müjdeʼyi duyurmaktan gelen haklarımı kullanmamaktır.
19 Aslında özgürüm, ama daha fazla kişi kazanayım diye, kendimi herkesin kölesi yaptım. 20 Yahudileri kazanmak için Yahudilere Yahudi gibi davrandım. Tevratʼın hükmü altında değilim, fakat Tevratʼın hükmü altında olanları kazanmak için onlara Tevratʼa uygun şekilde davrandım. 21 Tevrat kanunlarına sahip olmayanları kazanmak için, Tevratsız biri gibi oldum. Aslında Allahʼın kanunlarını çiğneyen biri değilim, Mesihʼin kanununa uyarım. 22 İmanı zayıf olanları kazanmak için onlara zayıfmış gibi davrandım. Ne yapıp yapıp bazılarını kurtarayım diye herkese her şey oldum. 23 Bütün bunları Mesih Müjdesiʼni yayma işinde payım olsun diye, Müjde uğruna yapıyorum.
24 Bilmez misiniz ki, yarışa katılan herkes koşar, ama yalnız bir kişi birincilik ödülünü kazanır? Siz de öyle koşun ki, ödülü alasınız. 25 Bütün sporcular her konuda kendilerini sıkı disipline sokarlar. Onlar çürüyen yapraklardan bir taç§ kazanmak için çaba harcarlar. Oysa bizim çabamız çürümeyen bir taç içindir. 26 Bunun için amaçsız biri gibi koşmuyorum. Havaya yumruk atan bir boksör gibi dövüşmüyorum. 27 Hayır, ben bedenime acımasız davranıyorum, onu kendime köle yapıyorum, öyle ki başkalarına vaaz ettikten sonra ben yarıştan atılmayayım.
* 9:5 Petrus Grekçesi Kefas. Kefas Petrus adının Aramicesidir. 9:9 Yasanın Tekrarı 25:4 9:21 Mesihʼin kanununa Allahʼı sevmek ve başkalarını kendinizi sevdiğiniz gibi sevmek. § 9:25 Çürüyen yapraklardan bir taç Eski Yunanistanʼda spor karşılaşmalarında birinci gelenler defne gibi yapraklardan yapılma bir taçla ödüllendirilirdi. Korint şehri, iki yılda bir bütün Yunanistanʼdan atletlerin yarıştığı oyunlara ev sahipliği yapardı.